Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?”
(Necip Fazıl Kısakürek – Sakarya Türküsü)
Sormuştu şair, sönüp giden bir yıldızın ardından Nerede kardeşlerin!
Nerede ışığını senden alan, senin dünyaya saldığın ziya ile O’nun (cc) yolunda yürüyen kardeşlerin.
Nerede sarıp-sarmalayıp uğradıkları zulme son verdiğin mazlum kardeşlerin…
Nerede Afrika, Nerede Asya ve hatta Avrupa… Nerede Filistin… Ah Ömer’ler, Selahaddinler yadigarı Kudüs neredesin…
Afrika’ya kadar uzanan toprakların simgesiydi Nil, bereketin simgesiydi.
Tuna… Ah Tuna, ne sen sor ne ben söyleyeyim. Göğsünde kefensiz yatanların torunları nerede şimdi…
Anlat bize Tuna, anlat ceddinden ayrı düşmüş nefsinin peşinden koşup giden nesle anlat, giden şanlı akıncı… Ey Nefs.. dur ve dinle…
“
Sene 1595…
Akıncı Ocağı son seferine çıkar..
Kancık oğlu kancık Kazıklı Voyvada’nın üzerine gidecektir Osmanlı Ordusu.
Ama Voyvada'nın yüreği yetmeyecektir mazlumların hamisinin karşısına çıkmaya.
Kışa kadar deliğinde bekler Voyvoda. Nihayet Osmanlı Ordusu geri dönmeye başlar. Tuna Nehri’nin kıyısına kadar gelir ordu ve bir köprü inşa edilir. Ordu Tuna’yı geçmeye başlar, tabi ki meydanı son terk edecek olan, adımını meydana ilk atanlar olacaktır. Köprüden en son Akıncılar geçecektir.
Birlikler tek tek geçer ve sıra Akıncılara gelip de ocak köprü üstüne çıkınca kancık oğlu kancık ortaya çıkar. Nasıl bir kuyruk acısı bırakmışsa Akıncı Ocağı üzerinde, bütün kinini boşaltır Tuna’ya. Köprü üzerindeki Akıncı Ocağına top atışı başlar ve köprü üstündeki Akıncılarla birlikte Tuna’nın kabaran sularına kapılıp gider. Kıyıdan kalan Akıncılar ise son neferine kadar savaşıp şehit düşer.
Birlikler tek tek geçer ve sıra Akıncılara gelip de ocak köprü üstüne çıkınca kancık oğlu kancık ortaya çıkar. Nasıl bir kuyruk acısı bırakmışsa Akıncı Ocağı üzerinde, bütün kinini boşaltır Tuna’ya. Köprü üzerindeki Akıncı Ocağına top atışı başlar ve köprü üstündeki Akıncılarla birlikte Tuna’nın kabaran sularına kapılıp gider. Kıyıdan kalan Akıncılar ise son neferine kadar savaşıp şehit düşer.
Bu Akıncı Ocağı son seferidir. Bir daha hiç toparlanamayacak ve silinip gidecektir. Hayır estağfurullah tarihe geçecektir. Gerçi hüzünlü bir sondur bu. Ama Akıncılara da ancak böylesi bir veda yakışırdı…
İşte o yüzden seslenir Fuat Köprülü Tuna’ya ve şöyle der:
İşte o yüzden seslenir Fuat Köprülü Tuna’ya ve şöyle der:
Söğüt dallarında hasta serçeler,
Eski akın destanını heceler,
Tuna ağlıyormuş bazı geceler,
Göğsünde kefensiz şehitler varmış!
“
Ve şairler üstadı sorar “Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?”
Aziz dostum…
Dönecek bir akıncı yok yurduna…
Nil’de, Tuna’da, Afrika’da, Asya’da seni bekler…
Dünyanın bütün mazlumları bir Akıncı Ruhu bekler…
Daha da Bekletmeyesin…
Yüreğinize kaleminize sağlık..çok duygulu bir yazı olmuş..
YanıtlaSilSağolun teşekkürler
Sil