Sosyal Medyada Paylaş

Ümmetin Emini: Ebu Ubeyde Bin Cerrah

Necran heyeti huzura girmiş, Necran’ın sahipleri Akib ile Seyyid Efendimiz (S.A.V)’e şöyle hitap etmişti:

- Ey Muhammed (S.A.V), bizden istediğini sana vereceğiz. Sen bizimle beraber emin bir adam gönder. Ama göndereceğin adam mutlaka emin bir adam olsun.

Rasulullah (S.A.V) “Sizinle beraber gerçekten emin bir adam göndereceğim” dedi. Gözleri ashabının üzerinde gezinmeye başladı. Birisini arıyor gibiydi. Hz. Ömer (r.a) o anı anlatırken şöyle diyecekti: “Hayatımda emir olmayı hiç sevmedim, ancak bir gün hariç” işte o gün bu gündü. Herkes isminin zikredilmesini arzuluyordu. Herkes ileriye doğru çıkıyor Rasulullah (S.A.V)’e kendilerini göstermeye çalışıyorlardı. Nihayet arayış bitmiş Efendimiz (S.A.V) şöyle seslemişti:

- Ey Ebu Ubeyde bin Cerrah kalk.

Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a) yerinden doğrulunca Efendimiz (S.A.V) sözlerini şöyle sürdürdü.

- İşte bu, bu ümmetin eminidir.

Ümmetin Emini: Ebu Ubeyde Bin Cerrah

Ümmetin Emini


Peygamber (S.A.V) O’na ümmetin emini demişti. Aslında Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a)’ı anlatmak için bu cümle yeterliydi. Zira o tek cümlenin içerisindeki bir kelime kitaplara sığmayacak bir çaptaydı.

Emin demişti ona Peygamber (S.A.V). Bir zamanlar Ebu Kubeys dağında, “Şu dağın ardından düşman geliyor dersem inanır mısınız” dediğinde, cahiliye döneminin müşrikleri bile inanırız demişlerdi. Zira sen “Muhammed-ül Emin’sin.” Emindi Efendiler Efendisi (S.A.V) ve Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın eminliğine şahitlik etmişti.

Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a), ilk Müslüman olanlardan, ilk hicret edenlerdendi. İlk emirü’l-umera (emirlerin emiri) ve daha yaşarken cennetle müjdelenen 10 sahabeden biriydi.

Her savaşta Rasulullah (S.A.V)’in yanındaydı. Ama Uhud’un yeri Ebu Ubeyde için bir başkaydı. Savaşın kızıştığı bir anda bir ok, kalabalığı yararak ilerlemiş ve Efendiler Efendisi (S.A.V)’in mübarek yanaklarına isabet etmiş, miğferinin iki halkasını yanağına doğru itmişti. Hz. Ebubekir (r.a) o anı şöyle anlatıyordu:

“Uhud günü, Rasulullah (S.A.V)’e ok isabet edip, miğferinin iki halkası yanağına girdiğinde Allah Resulü’ne doğru koşmaya başladım. Bu arada bir adamın uçarcasına Rasulullah’a yöneldiğini gördüm, içimden bu adamın dost olması için dua etim. Rasulullah’ın yanına geldiğimde bu kişinin Ebu Ubeyde bin Cerrah olduğunu gördüm. Benden önce davranmıştı. Bana: ”Ey Ebubekir, Allah hakkı için müsaade et, halkaları Rasulullah’ın yüzünden ben çıkarayım” dedi. Ebu Ubeyde kesici dişiyle halkayı çıkardı. Halkayla birlikte dişi de yere düştü. Sonra diğer halkayı da aynı şekilde çıkardı. İkinci kesici dişini de böylece kaybetti. Ebu Ubeyde seyrek dişli bir zat idi…”

Evet, Ebu Ubeyde seyrek dişliydi, ama kıyamete kadar gelecek insanlık içinde seyrek dişlerin en yakıştığı kişiydi. 

Efendimiz (S.A.V) vefat ettiğinde, Hz. Ebubekir (r.a)’in halife ikisinden biri olsun, biat edelim dediği ikiden biriydi Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a). Hz. Ömer (r.a) bir ateşgede tarafından sırtından hançerlenip, şehadete doğru yürüdüğü sırada: “Eğer hayatta olsaydı yerime O’nu tavsiye ederdim. Rabbim sorarsa da Allah’ın ve Rasulullah (S.A.V)’in emini olan kişiyi tayin ettim derdim” dediği kişiydi Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a). Sadece Efendimiz (S.A.V)’in değil, O’nun yeryüzündeki iki vezirinin de gözdesiydi.

Şam’da ki sayı ve teçhizat bakımından en büyük olan İslam ordusu, Ebu Ubeyde’nin komutasındaydı. Ama ona bakanlar, onu görenler sıradan bir insan sanırdı. Bir gün Halife Hz. Ömer (r.a) Şam’ı ziyaret etmiş, kendisini karşılayanlara kardeşinin nerede olduğunu sormuştu. Heyet kardeşinin kim olduğunu sorunca Hz. Ömer (r.a.):

- “Ebu Ubeyde bin Cerrah” demişti.

Ebu Ubeyde gelince kucaklaştılar ve Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın evine gittiler. Evde eşya olarak bir kılıç, bir kalkan bir de rahle vardı. Bu tabloyu gören Hz. Ömer sordu:

- Diğer insanlar gibi sende eşyalar alsaydın.

Aslında soruyu soran, sorulandan farklı değildi. Ömer’di O. Devletin işini yaparken kullandığı mumu, misafiri gelince söndüren. Ömer’di O, Kudüs’ü cübbesindeki yamaları ile teslim almaya giden. Ömer’di O, yeryüzünün adalet timsali, kılı kırk yaran insan, Hakkı batıldan ayırandı O. Ama sormuştu ve Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a) cevap verecekti:

- Ey Mü’minlerin Emiri, bunlar beni ebedi istirahatgahıma ulaştırır, bana bunlar kâfidir.

Ne mal, ne de makam ümmetin eminini için bir şey ifade etmiyordu. Zira o Kur’an-ı hayatına hayat edinmişti ve ilahi beyan şöyle buyuruyordu: “Bu dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir”(Ali İmran Suresi, 185) İşte bunu ispatlayan bir kesit Ebu Ubeyde’nin hayatından:

"İslam Ordusu Allah’ın Kılıcı Halid Bin Velid (r.a) komutasında büyük bir savaşta iken, Hz. Ömer (r.a) Halid bin Velid (r.a) görevden almış yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a)’ı tayin etmişti. Ebu Ubeyde bu haberi savaş bitinceye kadar saklamıştı. Fetihten sonra haberi Halid Bin Velid (r.a)’e iletince Hz. Halid:

- Allah iyiliğini versin, Ey Ebu Ubeyde! Bu neden daha önce söylemedin?

Ebu Ubeyde bu soru karşısında adeta hayatının kısa bir özetini anlatıyor ve şöyle diyordu “Senin savaşını yarıda kesmeyi kerih gördüm. Biz dünya saltanatı istemiyoruz, dünya içinde çalışmıyoruz. Allah için dost ve kardeşiz.” İşte Ebu Ubeyde’nin ufku buydu."

Ve nihayet her fani gibi Emr-i Hak vaki olacak ümmetin emini Rabbine yürüyecekti.

Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın ölüm haberi geldiğinde Mü’minlerin Emiri Hz. Ömer (r.a): “Eğer kabul olunacak bir dileğim olsaydı, hiçbir şey dilemez, sadece bir ev dolusu Ebu Ubeyde Bin Cerrah gibi insanların olmasını dilerdim” diyecekti.

Allah hepsinden razı olsun.

***

Diyor ya şairler üstadı Necip Fazıl, gençliğe hitabesinde “Kim var diye seslenildiğinde sağına ve soluna bakmadan fert fert ben varım diyebilecek, benim olmadığım yerde hiç kimse yoktur şuuruna sahip bir gençlik”. Adeta öyle soruyor, asırlar öncesinden Hz. Ömer (r.a).

Kim var?

Ebu Ubeyde bin Cerrah olmaya kim var? Ümmetin 21.yüzyıldaki “eminleri” olmaya kim var?  Makamları, payeleri elinin tersiyle itebilecek kim var? Ebedi istirahatgaha ulaştırmaya yetecek olanla iktifa etmeye kim var?

Kim var?


Not: Makaleyi paylaşmak için alttaki paylaşım linklerini kullanabilirsiniz. Yeni yazılardan haberdar olabilmek için Google+ veya Facebook sayfamızı takip edebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder